Seni görürse, kuzeye gitmene izin vermez. - Ağabeyim o benim.
Neće ti sunce nauditi danju ni mjesec noću.
Gündüz güneş, gece ay sana zarar vermez.
Neće ti se pružiti šansa da me odereš, stari.
Beni öldürmek için başka şansın olmayacak, ihtiyar.
Neće ti nauditi, zar ne, Poglavico?
Sana zararı dokunmuyor, değil mi Şef?
Neće ti se svidjeti kad... ogladnim.
Benim şey halimden hiç hoşlanmazsın... Aç.
Neće ti se sviđati kako ovo završava.
Bu işin sonucundan hoşnut kalmayacaksın, Lincoln.
Walter, to što ćeš me upoznati neće ti olakšati da me ubiješ.
Walter, beni daha iyi tanıman ÖIdürmeni kolaylaştırmayacak.
Neće ti biti neugodno, je li?
Bu durum garip olmaz, degil mi?
U svakom slučaju, neće ti nedostajati još dugo.
Zaten bu hasret yakında sona erecek.
Frajeru, nakon kampa navijačica, neće ti trebati sopstveno kupatilo.
Ahbab, amigo kampından sonra banyo yu bile unutacaksın.
Neće ti smetati ako pripalim jedan?
Bir tane yakıversem sıkıntı olmaz, değil mi?
Neće ti puno poslužiti na otoku.
Bunlar ada için pek uygun değil.
Neće ti više izgledati predivno kad ja završim s njim.
İşim bittiğinde gözüne o kadar da yakışıklı gelmez artık, tamam?
Znam što radiš i neće ti upaliti.
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum, işe yaramayacak.
Taj bodež neće ti poslužiti ništa bolje od pobune.
O hançer sana tezgahladığın isyan kadar yararlı olur ancak.
U redu je, neće ti ništa.
Her şey iyi gidiyor. Bir şey yapmayacaktır.
Neće ti ništa jer ja ću te zaštititi.
Seni rahat bırakacak çünkü ben seni koruyorum.
Ako nisi spreman pritisnuti taj obarač i smjestiti mi metak u glavu, taj pištolj neće ti biti od neke pomoći.
Bak sana ne diyeceğim, o tetiği çekip kafaya bir mermi sıkmaya hazır olmadığın sürece şu dokuz milimliğin pek bir yararı olmaz.
Tebi... neće ti smetati ako popričam sa tvojom mamom?
Annenle bir saniye konuşa bilir miyim?
Ako ovako nastavite, neće ti ostati velika obitelj.
Bu gidişle ailenden fazla kimsen kalmayacak.
Ovakva prilika neće ti se još dugo pružiti.
Böyle bir fırsatı uzun süre yakalamayacaksın.
Neće ti uvijek biti 21, mladiću.
Sonsuza dek 21 yaşında olmayacaksın şampiyon.
Znam šta se nalazi dole i neće ti se svidjeti!
Aşağıda neler olduğunu biliyorum ve onlardan hoşlanmayacaksın!
Ako budeš čudak, neće ti dati da ostaneš.
Eğer garipleşirsen kalmana asla izin vermezler.
Jamčim, Claudio, neće ti biti dosadno kod nas.
Sana söz veriyorum Claudio, zaman çabucak akıp gidecek.
Neće ti dati ime dok je ne izvučeš, je l' da?
Onu oradan kurtarana kadar ismi vermeyecek, değil mi?
Neće ti se dizati na mojoj sceni dok ti ja ne kažem.
Kapa çeneni! Ben söylemeden sahnemde ereksiyon olamazsın.
I neće ti otkriti zna li stroj što je šah.
Ve satranç nedir onu bildiğini de.
Stavit će te u karantenu, neće ti dati da uđeš ako budeš tako izgledala.
Bu şekilde görünerek ülkeye girmeye çalışırsan seni karantinaya falan alacaklar.
Ako te uhvate i ti kažeš nešto neće ti se svidjeti što će ti se dogoditi.
Yakalanır da bir şey söylersen, başına gelecekler hiç hoşuna gitmez.
A neće ti se svidjeti ni što sam učinila s našom ušteđevinom.
Birikimlerimizle ne yaptığım da hoşuna gitmeyecek.
(23:23) Ako se ne zavjetuješ, neće ti biti grijeh.
Ama adak adamaktan çekinirsen günah sayılmaz.
On će ti jesti mlado od tvoga blaga i rod tvoje njive dok te ne uništi; neće ti ostavljati ni žita, ni vina, ni ulja, ni mlado od krave, ni priraštaj od stada, sve dok te ne upropasti.
Siz yok oluncaya dek hayvanlarınızın yavrularını, toprağınızın ürününü yiyip bitirecekler. Size ne tahıl, ne şarap, ne zeytinyağı, ne sığırlarınızın buzağılarını, ne de sürülerinizin kuzularını bırakacaklar; ta ki, siz ortadan kalkıncaya dek.
Ilija odgovori: "Mnogo tražiš: ako me budeš vidio kad budem uznesen ispred tebe, bit će ti tako; ako pak ne budeš vidio, neće ti biti."
İlyas, ‹‹Zor bir şey istedin›› dedi, ‹‹Eğer yanından alındığımı görürsen olur, yoksa olmaz.››
uzdržat ću tvoje kraljevsko prijestolje kako sam obećao tvome ocu Davidu govoreći: 'Neće ti ponestati nasljednika koji bi vladao u Izraelu.'
baban Davutla, ‹İsrail tahtından senin soyunun ardı arkası kesilmeyecektir› diye yaptığım antlaşmaya bağlı kalıp krallığını pekiştireceğim.
Neće ti više sunce biti svjetlost danju nit' će ti svijetlit' mjesečina, nego će Jahve biti tvoje vječno svjetlo i tvoj će Bog biti tvoj sjaj.
‹‹Gündüz ışığın güneş olmayacak artık, Ay da aydınlatmayacak seni; Çünkü RAB sonsuz ışığın, Tanrın görkemin olacak.
Možeš im sve to reći, ali te neće poslušati; zovi ih, neće ti se odazvati.
‹‹Onlara bütün bunları söyleyeceksin ama seni dinlemeyecekler. Onları çağıracaksın ama yanıt vermeyecekler.
1.4898428916931s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?